Kimilerinin heyecan ve umutla, kimilerinin ise korku ile beklediği sonucu öğrenmenin en kolay yoludur gebelik testi yapmak. Temel olarak, uygulaması son derece kolay olan ve evde idrar ile yapılan gebelik testi ile diğerine göre biraz daha zahmetli olan kan testi sayesinde gebelik olup olmadığı tespit edilebilir.
En güvenilir ve kesin sonucu almanıza yardımcı olacak uzman ekibimiz ile merakınızı en hızlı ve kesin yoldan almanıza yardımcı oluyoruz. Konya’da gebelik testi ve hızlı sonuç için bize başvurabilir veya detaylı bilgi için yazının devamına göz atabilirsiniz.

Gebelik, erkek sperminin kadın yumurtasını döllemesi ile başlayan ve yaklaşık 9 ay boyunca devam eden bir yolculuktur. Kadının olgunlaşarak yumurtalığından atılan yumurta sadece 24 saat kadar canlı kalabilir. Vajinadan geçip rahme ulaşan spermler ise rahimde 2 – 3 gün canlı kalabilir. Bu süre zarfında spermlerden biri yumurta içerisine girmeyi başararak onu döllerse, gebelik başlar.

Gebeliğin başlamasıyla birlikte kadının vücudunda bir takım değişiklikler meydana gelir. Bunların en başında, döllenmeden sonraki ilk 6 – 12 gün içinde kandaki Beta hCG (Human Chorionic Gonadotropin) hormonun yükselmesi yer alır. Beta hCG, gebelik hormonu olarak bilinir. Hamile olmayan bir kadının kanında bu değer ölçüldüğünde 0 (sıfır) ya da sıfıra yakın bir değer şeklinde çıkar. Ancak hamilelik yaşayan bir kadının kanında Beta hCG değeri döllenmeden sonraki günlerde sürekli ve hızlı bir şekilde artmaya başlar.

Gebelik Testi Ne Zaman Yapılmalı?
Bebek isteyenlerin şartlar olgunlaştıktan sonra en çok merak ettiği sorulardan biridir; “gebelik testi ne zaman yapılmalı?” sorusu.
Yumurtanın sperm tarafından döllenmesinin ardından yaklaşık 6 – 12 gün sonra (ortalama 11 gün), oluşan embriyonun plasentası tarafından üretilerek kanda değeri yükselen ve adet döngüsünü devre dışı bırakan Beta hCG hormonu sayesinde kan testi ile gebeliğin varlığı saptanır. Beta hCG hormonunun anne kanından idrara geçmesi ise 1-3 gün arasında olur. Yani döllenmeden sonraki 12 – 14. günler.

Bu da adetin bir kaç gün gecikmesine denk gelir. Düzenli adet gören bir kadının adet günü geçtikten 4 – 5 gün sonra yapacağı hamilelik testi (idrar testi) de genelde doğruya yakın sonuç verir (yaklaşık %90-%97). Bazı gebelik testi markaları ise adet tarihinden 4 gün önce yapıldığında dahi %60 doğruluk payı ile gebeliği haber verebilir.
Adet tarihinden 4-5 gün sonra idrar ile yapılan gebelik testi pozitif çıkmışsa, yanlış olma ihtimali çok düşüktür. Ancak gebelik testi sonucu negatif çıkmış ve hala adet görülmemişse kan testi ile gebeliğin olup olmadığına bakılabilir. Bu durum gebelik harici başka nedenlerden de kaynaklanabilir.

Konya gebelik testi için alanında uzmanına danışıyor, gebelik testi ve süreci hakkında ayrıntılı bilgi için bizlere ulaşabilirsiniz.


Kan şekeri açlık ve tokluk olarak iki şekilde ölçülmektedir. Açlık kan şekeri sağlıklı bir kişi için 90 mg/dl’nin altında olmalıdır. Tokluk kan şekeri ise sağlıklı bir kişide yemek sonrası 2. saatte 140 mg/dl’nin altında olmalıdır.
Kulaktan dolma bilgiler ile tedirgin olmanıza gerek yok, Konya’da bulunan merkezimize gelerek kan şekeri ölçümünüzü yaptırabilirsiniz, hızlı ve kesin sonuç için uzman ekibimizden destek alabilirsiniz. Kan şekeri ve kan şekeri ölçümü hakkında ayrıntılı bilgiye aşağıdan ulaşabilirsiniz.

Sağlıklı birinin kan şekeri değeri
Sağlıklı birinin açlık kan şekeri değeri 80mg/dl’den düşük olmalıdır, tokluk kan şekeri değeri ise (Yemekten sonraki 2. saatte) 140 mg/dl’den düşük olması gerekiyor.
Şayet Açlık kan şekeri değeriniz 80mg/dl’nin üzerinde bir değer çıkarsa,  test yapılan kişi hemen şeker yükleme testi (OGTT) yaptırmalıdır.

Şeker yükleme testi, 75 gram glikoz içilerek 3 saatlik olarak yapılır, saat başı kandaki şeker ve insülin oranlarına bakılarak test sonucu ortaya çıkar. Eğer sağlıklı insanlarda açlık kan şekeri değerleri 80 mg/ dl üzerinde çıkarsa gizli şeker (Gizli diyabet) sınıfına girer. Eğer ailede şeker hastalığı hikayesi bulunan kişiler varsa ve bu kişiler kilolu ise şeker hastalığı olma olasılığı daha yüksektir.

Gebelikte ise, açlık kan şekeri değerleri 80mg/dl’den daha düşük ise, tokluk kan şekeri de 1.saatte 130 mg/dl’den düşükse, 2. saatte 120 mj/dl’den düşük olmalıdır. Açlık kan şekeri ise, 80 mg/dl’den yüksek olması durumunda anne adayına şeker yükleme testi yapılır.,

Sağlıklı insanlarda HbA1c değeri normalin üstünde seyrediyorsa, gizli şeker hastalığı muhtemeldir. Bu hastalar, tokluk ve açlık kan şekeri değerlerini mutlaka kontrol ettirmelidir. Sağlıklı kişilerde açlık insülin hormonu seviyesi 10’un altında olması gerekiyor. Bu değer ise kan şekeri seviyesinde yükselmeye neden olabilmektedir.

Konya kan şekeri ölçümü için alanında uzmanına danışıyor, kan şekeri ölçümü ve süreci hakkında ayrıntılı bilgi için bizlere ulaşabilirsiniz.


İdrar tahlili, idrarda bulunan maddeleri değerlendirerek, idrar yolları enfeksiyonlarından, şeker hastalığına kadar birçok hastalık hakkında fikir veren bir testtir. kurumumuzca modern teknoloji ile idrar tahlilleri en hızlı şekil gerçekleştirilerek sonuçları teslim yorumlanmaktadır, Konya idrar tahlili ve sonuçları için bize ulaşabilir veya aşağıdan daha detaylı bilgi alabilirsiniz.

Normal bir kişide idrarın görünüşü, yoğunluğu ve içerdiği maddeler bellidir. Normalden sapmalar çeşitli hastalıkların habercisidir.

İdrara yansıyan anormallikler binlerce yıldan beri hastalıkların teşhisinde kullanılmaktadır. Örneğin idrarın renginin koyulaşması gibi basit bir gözlemle bile, doktor olmaya gerek olmaksızın, vücudun susuz kaldığı anlaşılabilir.

İdrar tahlili neden yapılır ?
Sağlık durumunun değerlendirilmesinde: Rutin kontrollar sırasında, hamilelik kontrollarında, cerrahi ameliyatlar öncesinde herşeyin yolunda olup olmadığının anlaşılması için,

Teşhis koymada: Karın ağrısı, sırt ağrısı, bel ağrısı, idrar yaparken ağrı duyulması, sık idrara çıkılması, idrarda kan olması gibi belirtilerin olduğu durumlarla ilişkili rahatsızlıklara tanı koymak amacıyla…
Bir hastalığın takibinde: İdrarda belirti veren bir hastalığın teşhis konduktan sonra hastalığın tedavisi ve takibini yapmak amacıyla idrar tahlili istenir.

İdrar tahlilinde neler test edilir ?
Standart bir idrar tahlilinde test edilen kimyasal ve mikroskopik maddeler aşağıda sıralanmıştır. Bunların dışında idrar 100’den fazla testin yapılabileceği bir vücut sıvısıdır. Örneğin kadınlar hamile olup olmadıklarını belki de en kolay şekilde bir miktar idrarlarını kullanarak eczaneden aldıkları bir hamilelik testi ile öğrenebilirler.

Konya İdrar Testi için alanında uzmanına danışıyor, İdrar tahlili ve süreci hakkında ayrıntılı bilgi için bizlere ulaşabilirsiniz.


Kansızlık Testi, kişinin vücut kitle endeksine oranla yeterli oranda hemoglobin miktarı olup olmadığını ölçen testtir. Genellikle tek başına hemoglobin ya da hemotokrit sayımı yapmak yerine tam kan sayımı yapmak hem kanda kırmızı ve beyaz kan hücrelerinin miktarını verir hem de olası bir enfeksiyon ya da sıra dışı kan hücrelerinin artış ya da düşüşü hakkında hekimin bilgi sahibi olmasını sağlar. Kansızlık testi son yıllarda çok kolay olarak otoanalizörler aracılığı ile tüm hastane ve sağlık ocakları ayrıca özel polikliniklerde bile testi yapılabilen bir tahlildir.
Kesin ve hızlı sonuca ulaşmak için yılların tecrübesi ve modern teknolojinin bir arada yer aldığı sağlık merkezimize bekleriz, soru ve görüşlerinizi bizlere iletebilir yada yazının devamına göz atarak konu hakkında daha ayrıntılı bilgiye sahip olabilirsiniz.

Kansızlık Testi Nasıl ve Kimlere Yapılır:
Kansızlık testi, genellikle bir rahatsızlığı olan kişiye hekimin gerek görmesi durumunda yapılır. Bununla birlikte çocuklarda belirli periyotlarla ve yetişkinlerde yılda bir ya da bir kaç kere hemoglobin sayımı yaptırmak faydalıdır çünkü kansızlık kişinin kilosu ya da dış görünüşü ile doğru orantılı olmayabilir. Kişi geçirdiği bir takım hastalıkların sebebini başka şeylere bağlayabilir. Bu sebeple kansızlık testi son derece kolay ve önemli bir testtir.
Kansızlık testi yapmak için günümüzde sadece bir kaç damla kan yetmektedir. Eskiden manuel yöntemlerle tek tek yapılan kansızlık testi artık çok kolay ve pratik yöntemlerle yapılmaktadır. Kansızlık şüphesi genellikle kişilerde kilo kaybı, diş etlerinde çekilme, tırnaklarda beyaz lekeler ve göz aklarında sararma şeklinde kendini gösterebilir. Bu belirtiler ile kansızlıktan şüphelenilen kişi için hekim tam kan sayımı isteyecektir. Tam kan sayımı tahlilinin içinde hemoglobin ve hemotokrit sayımı da yer alacaktır.

Hemoglobin sayısı yetişkin bir insanda 12-14 olmalıdır. Hemotokrit sayısı ise 42-44 arasında normal kabul edilir. Genellikle +-2 oranı normal kabul edilse de beş birimden daha az oranlar için kansızlık tanımı yapılabilir. Kansızlık testi, sonuçlarına göre anemi ya da anemiye bağlı hastalık olması durumunda hastalığın teşhisine göre hekim tedaviyi seçecektir. Bazen sadece kısa süreli tedaviler kansızlıktan kurtulmak mümkün iken, Akdeniz anemisi gibi genetik hastalıklar için ömür boyu devam edebilen tedaviler söz konusudur.

Kansızlık testi sonuçlarına göre kansızlık belirlenen kişiler için uygun beslenme ve diyette faydalı olur. Özellikle kandaki kırmızı hücre miktarını artıran, kızılcık, brokoli, kırmızı et, kuru bakliyatlar tüketmek faydalı olur.

Konya Kansızlık Testi için alanında uzmanına danışıyor, Kansızlık Testi ve süreci hakkında ayrıntılı bilgi için bizlere ulaşabilirsiniz.


Konya Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon alanında hizmet veren kurumumuz, yılların bilgi birikimi ve tecrübesini hizmetinize sunuyor. Sorularınıza yanıt bulmanızı umduğumuz yazıda aklınıza takılan görüş ve geri bildirimleri bizi arayarak cevaplandırabilirsiniz.

FİZİK TEDAVİ NEDİR?
Fizik tedavi, hareket sistemini ilgilendiren hastalıkların çeşitli aletler ve yöntemler kullanılarak tedavi edilme yöntemidir ve amacı hastayı mümkün olan en fonksiyonel düzeye getirmektir.
Fizik tedavi, vücuda dışarıdan uygulanan sıcak, soğuk uygulamalar, elektrik akımları gibi çeşitli aletler, masaj ve egzersiz ile ağrıyı kesmeye yönelik uygulamaları içerir.  Kas iskelet sistemi ve sinir sistemi hastalıklarında ya da yaralanmalarında uygulanan ilaç dışı bir tedavi şeklidir.
Fizik tedavi uygulamalarının amacı ağrıların ortadan kaldırılması, hastanın günlük yaşamla uyumunun tekrar kazanılması vücut işlevlerinin sağlıklı hale gelmesidir.
Fizik Tedavi eklem, kas iskelet sistemi hastalıkları ve hareket sistemimizi etkileyen tüm hastalıkların  tedavisinde kullanılır.

REHABİLİTASYON NEDİR?
Rehabilitasyon, doğuştan veya sonradan fizyolojik yada anatomik yetersizliği ve çevreye uyumsuzluğu olan kişinin fiziksel, ruhsal, toplumsal, mesleki potansiyelini en üst düzeye çıkarmaktır. Rehabilitasyon amacı kişiye olabildiğince bağımsızlık kazandırmaktır.
Fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanı tarafından yapılan muayene sonucu hastalığın gerektirdiği şekilde bir fizik tedavi ve rehabilitasyon programı yapılır. Bu programda fizik tedavi aletleri, egzersizler, manuel terapi, osteopati, masaj terapisi, kuru iğne, diğer eklem içi ya da ağrılı nokta enjeksiyonları, klinik bantlama, klinik pilates gibi yöntemler kullanılabilir. Rehabilitasyon süresince hangi yöntemlerin kullanılacağı hekim tarafından belirlenir ve gerektiğinde değiştirilir. Rehabilitasyon süresince hastalığı oluşturan sebepler hastaya anlatılarak tekrarlamaması için gerekli önlemler alınır.

FİZİK TEDAVİ VE REHABİLİTASYON UYGULANAN HASTALIKLAR
Bel ve boyun ağrılarının tedavisi.
Bel ve boyun fıtıklarının tedavisi.
Dejeneratif eklem hastalıklarının (Kireçlenmelerin) tedavisi.
Osteoporoz Tedavisi.
Eklem problemlerinin önlenmesi veya eklem kısıtlılığının açılması.
Spor yaralanmalarının rehabilitasyonu.
Kırık sonrası rehabilitasyon.
Kalça, diz ve omuz protez öncesi ve sonrası rehabilitasyonu.
Ön çapraz bağ cerrahisi öncesi ve sonrası rehabilitasyonu.
Kas, tendon, bağ ve sinir yaralanmaları sonrası fizik tedavi ve rehabilitasyonu.
Romatolojik hastalıkların tedavisi.
İnme sonrası yarı ve tam felçli, omurilik yaralanması sonrası, kafa travması sonrası rehabilitasyonu.
Serebral palsi rehabilitasyonu.
Yüz felci sonrası rehabilitasyonu
Skolyoz (Omurga egriligi) tedavisi
Menüsküs cerrahisi öncesi ve sonrası rehabilitasyonu.
Fibramiyalji ağrı sendromu (Kulunç) gibi kas ağrılarının tedavisi
Plastik ve rekonstrüktif cerrahi sonrası rehabilitasyonu.
Ampute rehabilitasyonu.
Ortez-Protez eğitimi.
Enjeksiyon Tedavisi.
Eklem içi enjeksiyonlar, kireçlenme ve diğer eklem rahatsızlıklarında.
Yumuşak doku enjeksiyonları, tendinit, tetik nokta, karpal tünel sendromu, tetik parmak, dequervain sendromu
Konya’da Fizik Tedavi alanında uzmana danışıyor, Fizik Tedavi ve süreci hakkında ayrıntılı bilgi için bizlere ulaşabilirsiniz.

 


Bio; hayat, canlı veya yaşayan varlıklar demekken; enerji iş yapma yeteneğine sahip olma demektir. Bioenerji tedavisi ise, ruhsal şifa veya enerji tıbbı olarak bilinen bir çeşit alternatif tıp dalıdır.

Bedenimiz çalışan kaslarımız ile ısı üretmektedir. Bu ısı enerjisi, vücudumuzdaki birçok kimyasal işlevin sonucu ortaya çıkmaktadır. Sinir sistemimiz üretilen bu enerji ile işlev görmektedir. Isı ve elektrik akımı birer enerji türü ise bu ısı ve enerji yaşayan bir biyolojik varlık tarafından üretildiği için bunlara bioenerji denilir.

Tabiatın en temel enerjisi manyetik enerjidir. Bu enerji ise canlı ve cansız her şeyde var olan bir enerji türüdür. Bu gücün kaynağı atomların içinde süzülen elektronlardır. Her varlık türü, atomlardan oluşması sebebiyle kendine özgü manyetik alana sahip olmaktadır. Canlı organizmalar da kendi içlerinde hayatlarını devam ettirebilmeleri için elektromanyetik, kimyasal, ısı ve elektrik enerjisini kullanırlar. İnsanları enerji piramidinin en üst mertebesine taşıyan özellik, farklı bir enerjinin varlığı değil, bilinçtir. Enerji açısından hayvanın ürettiği ile insanın enerjisi aynıdır. İnsanı farklı kılan ise bu enerji akımlarını kontrol etmesi ve bunları istediği gibi yönlendirebilme kabiliyetidir.

NASA araştırmalarına göre uyuyan bir insan kullanıma hazır 81 watt üretirken, ayakta duran birisi 128 watt güç üretmektedir. Yürüyen birisi 163 watt, hızlı yürüyen birisi 407 watt, uzun mesafe koşucusu 1048 watt ve kısa mesafe koşucusu 1630 watt’lık bir güç üretiyor. Bu demek oluyor ki, insanoğlu kendinde var olan bu gücü bir noktaya odaklayabilmiş olsa rahatlıkla 100 watt’lık bir ampulü eli ile aydınlatabilir. İnsanoğlu bu elektrik üretiminin yanında birde ısı üretir: günlük diyet ile alınan 2400 kalori ile saat başına 100 kalori ısı üretiyor.

Mesela MR görüntüleri bedenlerimizdeki manyetik akımlar; kalp ve sinir ileti ölçümleri bedenlerimizdeki elektrik akımları sayesinde elde edilmektedir. Aynı elektrik ve ısı enerjisi, makineler tarafından üretilerek fizik tedavi sırasında hastalara uygulanmaktadır. Yapay veya doğal bu enerjilerin doğru biçimde, doğru şekilde kullanılması hastalara fayda sağlamaktadır. Günümüzde ABD, Rusya, Japonya, Çin, Batı Avrupa Devletleri ve özellikle İngiltere’de bioenerji tıbbı büyük ölçüde hizmete girmiştir. Tıp fakültelerinde ve enstitülerde bunun eğitimi verilmektedir.

Bioenerji ile Tedavi Nasıl Yapılır?
İnsan bedenin ürettiği bioenerji ile mucizeler gerçekleştirilemez, bu tür iddialarda bulunan kişilerden uzak durulmalıdır. Olmayan bir şeyi nasıl var edemezsek; aynı şekilde ölmüş bir hücreyi yada organı canlandırmaya çalışmak da imkansızdır. Bioenerji tedavisinden yararlanmak isteniyorsa o hücre canlı ve çalışıyor olmalıdır. Bir şey var ve çalışıyorsa, bioenerji ile daha düzenli çalışır hale getirilebilir (örneğin; diyabet, guatr). Bioenerji ile daha güçlü ve dirençli bir hale getirilebilir (örneğin; alerji, varis). Erken müdahale bioenerji uygulaması için de geçerlidir; yani hücreler ölmeden yok olmadan, onlara ihtiyaç duyulduğu anda tekrar canlandırılabilir.

Bioenerjinin Hücreler Üzerindeki Etkisi
Vücudun bağışıklık sistemini güçlendirir,
Bölgesel zafiyeti ortadan kaldırır,
Hücresel fonksiyon bozukluklarını giderir,
Vücudun enerji akımlarını düzenleyerek bunların vücuttan giriş ve çıkışlarına yardımcı olur.

Konya’da Bioenerji tedavisi alanında uzmanına danışıyor, Bioenerji tedavisi ve süreç hakkında ayrıntılı bilgi için bizlere ulaşabilirsiniz.


Ayrıntılı ürün çeşitlerimizi görebileceğiniz satış sayfamızı ziyaret ederek bitkisel tedavi ürünlerini inceleyebilir yada sipariş verebilirsiniz.

Alternatif tedavi olarak nitelendirilen bitkisel tedavi, teknolojik tıbbın olmadığı dönemlerden günümüze kadar gelmeyi başaran ve günümüzde bile popülerliğini koruyan bu yöntem, hak ettiği yerini artarak almaktadır.
Modern tıbbın yetersiz kaldığı birçok hastalık için tercih edilen bitkisel tedavi, çocukluktan başlayarak yetişkinlik döneminden sonra geriden gelen nesillere aktarılarak sonsuz bir döngünün içinde nesillere aktarılarak ilerlemektedir. Gelişen teknoloji ve yapılan araştırmaların artmasıyla iyiden iyiye yerleşen bitkisel tedavi yöntemi hayatımızın olmazsa olmazlarındandır.

Sizde bunun bir bağımlısınız aslında hayatınızın bir döneminde nane limon yada karışık bitki çaylarından içmişsinizdir.
Doğru dozda ve miktarda kullanıldığında birçok rahatsızlığa iyi gelecek bitkisel tedavi, çok bilinen nane limon örneği gibi değilse kulaktan dolma bilgiler yerine mutlaka uzman kontrolünde kullanılmalıdır. Nasılki kontrolsüz ilaç kullanımı insan hayatına zarar veriyor aynı yan etkilerin bitkisel tedavilerin kontrolsüz kullanımında da geçerli olacağı unutulmamalıdır.

Bitkisel tedavi için hangi bitkiler kullanılır?
Yeryüzünde mevcut olan bitkiler içeriğindeki katkı maddelerine göre bitkisel tedaviler için değerlendirilerek kullanılmaktadır. Hangi hastalığına iyi geldiği bileşenlerinden yola çıkılarak saptanır ve kanıtlanarak tedavi için uygun olan türlerine şifalı bitkiler denir.
Bitkilerin kendi yapısı ile hastalıklara iyi geldiği veya bitki birleşimlerinden (bitkisel karışım) elde edilen verilere göre tedavi amaçlı olarak tercih edilirler.

Nelere dikkat edilmelidir?
Çoğu medya ve sosyal medya mecralarında paylaşılan, faydası olmadığı halde faydalı gibi gösterilerek yankı uyandıran insanları kandırmaya yönelik ürün ve markalardan kaçınmalısınız. Sadece tek bitki ile şifa bulunamayabilir. Denge kurulmak yerine yetersiz beslenme ile karşılaşılabilir veya kişinin almaması gereken değerler bitki sayesinde alınarak farklı sonuçlar gözlenebileceğinden hastalık tedavilerinde kullanılacak bitkiler mutlaka doktor tavsiyesi ile kullanılmalıdır.

Bitkileri araştırmadan, size fayda sağlayacak özelliğinin yanında farklı yan etki yapabilecek değerlerine bakılmalıdır. Başka bir hastalığın nüksetmemesi için vücudunuzu iyi tanımalı özellikle alerjik yapınızı gözden geçirmelisiniz.

Konya’da bitkisel tedavi alanında uzmana danışıyor, bitkisel tedavi süreç hakkında ayrıntılı bilgi için bizlere ulaşabilirsiniz.


Sülük Tedavisi
Nehir, göl ve ırmaklarda yaşayan, Allah tarafından insan ve hayvanların toplar damarlarını temizlemekle görevlendirilen sülükler, eski çağlardan beri tedavi için kullanılır. İnsanları ve hayvanları tutan sülükler 105 farklı enzim ve bioaktif madde salgılar. Bu aktif maddelerin etkisiyle damarlardaki tıkanıklık erir, kan sulanır, kan dolaşımı düzelir, kan basıncı normale döner, zararlı mikroorganizmaların üremesi ve iltihaplanması durur, ağrılar azalır, bağışıklık sistemi uyarılır.

Bu maddelerin psikolojiyi ve enerji dengesizliğini düzeltmede de büyük etkisi vardır. Bu sebeple eskiden beri sülükler nazar ve büyü tedavisinde de kullanılır.
Sülükler 3-6 ayda bir defa beslenirler. Emdikleri kanı, içindeki mikroplarla birlikte tamamen hazmederler. Onun için hastalık bulaştırma riski yoktur.
Geçmeyen yara, egzama, uyuz, sedef, vitiligo, mantar, yılancık gibi her türlü cilt hastalığında, ameliyat sonrası yara izi, çürük, morluk ve çillerde sülük kullanılabilir.
Damar tıkanıklığı ve dolaşım bozukluğundan kaynaklanan varis ve basur gibi rahatsızlıklar, tiroid, hipofiz, yumurtalık, erbezi, prostat, rahim, kalp, karaciğer, dalak, akciğer, göz ve kulak hastalıkları, MS, alzheimer, parkinson, fıtık, ateşli şişlikler, çıban, kangren gibi hastalıkların tedavisinde kullanılır.
Yüz, kafa, boyun, sırt, bel, makat, rahim ağzı, kuyruk sokumu gibi her bölgeye uygulanabilir. Sülükler düştükten sonra sülüklerin tuttuğu her noktaya mümkünse birkaç defa kupa kapatılıp iyice vakumlanır.

Göz travması sonrası göz tansiyonu, göz damarlarında kanama, gözyaşı kanalında tıkanma, arpacık, katarakt başlangıcı için göze yakın bölgelere, örneğin şakaklara, iki taraftan gözün yanlarına, alt veya üst göz kapağına, çene altına;
Beyinde damar tıkanıklığı ve dolaşım bozukluğu, Sara, MS, Alzheimer, Parkinson ve dişeti hastalıkları için dişetleri, burun delikleri, kafa arkası, kafanın iki yanı, kulaklar arkası, boyun ve çene altına;
Sara hastalığı, ağız ve dil yaraları için ağız içi, dil altı, dil, dişetleri, burun delikleri, kulak içi ve kulak arkasına;
Rahim, yumurtalık, tesis ve prostat hastalıklarında dişetlerine, bel-kuyruk sokumu, kasıklar, makat, makat-cinsel organ arası, erbezleri ve rahim ağzına;
Karaciğer ve dalak hastalıklarında kürek kemikleri arası, kürek kemikleri altı, memelerin altı, makat, dizler ve ayaklara;
Bel ve boyun fıtığında fıtık yerine;
Tiroid bezi hastalıklarında tiroid üzerine sülük konur. Sülükler düştükten sonra sülüklerin tuttuğu her noktaya birkaç defa kupa kapatılıp iyice vakumlanır, nodül varsa, çıkarmaya çalışılır.
Sülük sayısı, seansların sıklığı ve kanamanın durdurulup durdurulamayacağı hastanın kan durumuna göre ayarlanır.


HACAMAT NASIL YAPILIR?

Hasta , muayene/görüşme sonrasında hijyenik ortamda steril malzemeler kullanılmak suretiyle hazırlanır. Sonrasında farklı boylardaki cam kupalar içine negatif basınç oluşturularak tedavi noktalarına uygulama yapılır.3-5 dakika ön vakumlama süresi beklenir. Sonra kupalar çıkartılır ve cilt üzerine yüzeysel çiziksel kişiye uygun dozda yapılır.Bu işlemden sonra 2.kez vakumlama yapılarak kılcal(kapiller) damarlardaki kan süzülerek dışarı alınır.

Kupa sayısı,büyüklüğü,çizik noktaları,derinliği,kupanın ciltte kalma süresi hekim tarafından belirlenir. İşlem bittikten sonra tek kullanımlık cam kupalar toplanır ve steril malzemelerle uygulama bölgesi kapatılır.

Hiçbir şikayeti olmayan yetişkinlerde ve çocuklarda koruyucu amaçlı bu tedaviler uygulanabilir.

HACAMAT YAPILAN KESİKLER
Cilt tabakaları göz önünde bulundurularak hiç iz bırakmayan çok yüzeysel incecik çizikler halinde büstri ile uygulanır.

HACAMAT KİMLERE YAPILMAZ
Hacamat tedavisi 2 yaşındaki çocuktan 80 yaşındaki bir insana kadar hekim kontrolünde uygun dozlarda yapılabilir.
Hacamat ileri derecede genel durumu bozuk,yatalak,hemofili hastalara yapılmaz.

HACAMAT VÜCUDUN HANGİ BÖLGELERİNE YAPILIR?
Koruyucu ve tedavi amaçlı olarak; sırt,bel,bacak ve kafa olmak üzere 4 farklı bölgeden belirlenen dozlarda, uygun noktalara yapılır

HACAMATIN FAYDALARI VE BİLİNEN BİR ZARAR VAR MIDIR?
Hastalık yapıcı etkenleri ve yaşlanmış hücreleri vücuttan uzaklaştırdığı için detoks etkisi vardır.Kanı inceltir ,akışkan hale getirir. Pıhtılaşma ve tıkanıklıkları açar. Tüm vücudun temizlenmesini,yenilenmesini sağlayıp enerji verir.
Hekim kontrolünde yapılmazsa hastaya çeşitli zararlar verilebilir.

HACAMATIN DİNİ BOYUTU NEDİR?
Peygamber Efendimizin(S.A.V) kendisinin yaptırdığı,şiddetle tavsiye ettiği ile ilgili hadisler kaynaklarda mevcuttur.

HİJYENİK OLMAYAN MERDİVEN ALTI DİYE TABİR EDİLEN YERERDE HACAMAT YAPTIRMANIN ZARARLARI NELERDİR?
Merdiven altı ve hijyenik olmayan ortamlarda yapılan hacamattan sonra ; enfeksiyon,damar ve sinir kesileri,ciltte kalıcı iz bırakma ,kanama riskleri vardır.

HACAMAT İÇİN BELİRLİ GÜNLER VAR MI?
Tedavi edici amaçlı her gün yapılabilir. Koruyucu amaçlı hicri 13-15 17-19 21-23 ve 25. günlerinde yapılabilir.